Özel okulların ücretsiz öğrenci kontenjanının yüzde 2’sinin, bundan böyle Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenecek olması, eğitimcilerin tepkilerine neden oldu. Örneğin en yüksek puanla öğrenci alan Robert Kolej’in “ücretsiz öğrenci” kontenjanının yüzde 2’sini hangi öğrencilerin oluşturacağı kaygıyla bekleniyor. Bakanlık, öğrencilerin “oluşturulacak sistem üzerinden tercih sırası ve puan üstünlüğü dikkate alınarak” yerleştirileceğini açıkladı. Ancak, bu “puan üstünlüğü” ne anlama geliyor? Henüz belirsiz.
OLUMSUZ ETKİLER
Eğitimci Ali Apaydın, “MEB’in son bir yıl içinde yaptığı diğer yönetmelik değişiklikleri gibi bu değişikliği de anlamak ve anlamlandırmak mümkün değil! Düşünsenize bir ülkenin Milli Eğitim Bakanlığı okul işlerini yürütmeye soyunuyor. Yani okullardaki öğretmenler kurulunun yapacağı işleri bakanlık, ‘Hayır, ben yapacağım’ diyor. Bu gerçekten abesle iştigal bir durumdur” dedi. Bu yönetmeliği hazırlayanların on binlerce öğrenciyi belirlemek için nasıl bir iş yüküyle karşı karşıya kalacaklarının farkında olup olmadıklarını soran Apaydın, şöyle devam etti: “Dahası tüm okullarda olduğu gibi özel okullarda da sınıfların belirlenmesinde öğrencilerin ön öğreni yetkinliklerinin birbirine mümkün olduğunca yakın olmasına dikkat edilir. Çünkü aynı sınıf içinde ders alan öğrencilerin akademik olarak birbirlerinden çok farklı seviyelerde olması başta öğretmen verimliliği olmak üzere o sınıftaki tüm öğrencilerin ders başarısını olumsuz bir şekilde etkiler.”
NEDEN MÜDAHALE EDİLİYOR?
Apaydın, “Devlet okullarında bile bu homojenliği sağlamak adına herhangi bir projesi olmayan bakanlık, niye özel okullara böyle bir müdahalede bulunuyor?” sorusunu sonrdu ve şunları söyledi: “Adeta özel okullara öğrenci ataması yapılacak demektir bu. Kuşkusuz bunun pek çok hukuki boyutu da vardır. Eğitim açısından da bakanlık hangi öğrencinin hangi okuldaki hangi sınıfa uygun olacağını nasıl belirleyecek, bu konuda nasıl karar verecek?”
“BAKANLIK YÖNETİLMİYOR”
Eğitimci Ali Apaydın, “Bilim dünyasında Wolfgang Pauli’ye atfedilen ünlü bir söz vardır ‘Yanlış bile değil!’ diye. Şu anda da MEB’in yaptıklarının karşılığı tam olarak bu bence. Bakanlığımız yanlış bile yönetilmiyor, bakanlığımız yönetilmiyor! Sürekli bir kriz ve kaos üreten bir kuruma dönüşüyor giderek” dedi.
